Matta 9:13 kısmında geçen "Ben kurban değil, merhamet isterim." cümlesi ne anlama geliyor?
Gidin de, ‘Ben kurban değil, merhamet isterim’ sözünün anlamını öğrenin. Çünkü ben doğru kişileri değil, günahkârları çağırmaya geldim.” (Matta 9:13)
Beraber inceleyelim.
Ferisilerin sorduğu soru daha çok bir suçlamaydı: İsa neden vergi görevlileri ve "günahkarlarla" yemek yiyor?
Onlara göre "Sözde doğru bir adam neden ahlaksız insanlarla birlikte görülsün ki? (Matta 9:10–11)
Kutsal Kitap'ı okurken, şöyle okumanızı tavsiye ederiz. Öncesine ve sonrasına bakın. Ardından, o dönemde ne anlama geliyor diye düşünün. Ve, günümüzde bu sözlerin karşılığı ne?
Günümüzde de, "günahkarlarla" görülmek istemiyor bazı insanlar. Çevresini hep "iyi" insanlarla donatmak istiyor. "Ben çok iyiyim, temizim. Hayat kadınlarına erzak yardımında bulunmam. Uyuşturucu kullanan birine dokunmam, iğrenç". diyen insanlar mevcut. Hatta din görevlileri arasında bu daha da çok. Konumuzu fazla dağıtmadan devam edelim.
O dönemde Ferisiler yani din bilginleri, Tanrı'nın yasasını açıkça çiğneyen insanlarla asla yemek yemezlerdi. Kendi davranış kurallarına uymayan biriyle görülmek için de kendilerini alçaltmazlardı.
İsa, sağlıklı insanların doktora ihtiyacı olmadığını, ancak hasta insanların olduğunu söyledi. Onun vurguladığı nokta iki yönlüdür: Başkalarını gerektiği gibi sevmek ve onlara bakmak için, günaha yakalanmış olanlara hizmet etmemiz gerekir (Matta 5:44; 2. Korintliler 4:3) ve alçakgönüllü bir şekilde bizim de günahkar olduğumuzu kabul etmek.
Şimdi Mesih, onu eleştirenlere Tanrı'nın "Çünkü ben kurbandan değil, bağlılıktan hoşlanırım,
Yakmalık sunulardan çok beni tanımanızı isterim." dediği Tevrat'ın bölümü olan Hoşea 6:6'yı incelemelerini söyler. İsa, her zamanki gibi, Septuagint olarak bilinen Eski Ahit'in Yunanca çevirisinden alıntı yapar. Bu ayetin orijinal İbranicesi, sadık, derin ve nezaketin önemli bir ifadesi olan he'sed terimini kullanır.
Ferisiler için merhamet etmek getirisi olmayan bir şeydi. İnanç önderleriydi elbette. Tevrat'ta yazıldığı üzere kurban keserlerdi yani ibadet ederlerdi ve bu iyiydi, ama bunun ne anlama geldiğini gerçek manada düşünmediler. Tanrı, onlara merhamet etmelerini söyledi. Ama onlar, kendi çıkarlarını ön plana koydular. Kolay olan şeyleri yaptılar.
Bu konumlarından, dindar yaşam tarzlarına katılamayan veya katılmak istemeyenleri yargılayarak kibirle baktılar. (Matta 23:2-7) İsa'nın günahkarlarla, yani Ferisilerin itibarsız gördüğü insanlarla vakit geçirmesi onları çileden çıkarıyordu.
İsa, Ferisilere doğruları çağırmak için gelmediğini söyler. Günahkarları çağırmak için geldi. Ferisiler kendilerinin zaten doğru olduklarını varsayıyorlardı. Kurtarılmaya ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorlardı. İsa, kendilerini günahkar ve merhamete, bağışlanmaya ihtiyaç duyanları bir kurtarıcı olarak kurtarmak için geldi. (Matta 7:6) Şuanda, günümüzde de öyledir. Kibirli bir şekilde "Benim ihtiyacım yok." diyenler için, Tanrı kapıyı çalmaz. Alçakgönüllü yaklaşanlara lütfunu gösterir. Geçmişi ne olursa olsun, Rab hepimizi seviyor. O'nun ismine iman ederek kurtulmamızı istiyor. Fakat, kalbinin kapısını alçakgönüllü bir şekilde açmak ister misin, asıl kilit soru burada soruluyor. Devam edelim ve bitirelim.
Bu söz şu anlama gelir, biraz sohbet eder gibi konuşalım:
Tanrı, dini bütün yaşamamızı istiyor ama şov yapmamızı istemiyor. Tanrı, merhamete öncelik veriyor. Şov olsun diye, insanlar görsün diye ibadet etmemizi istemiyor. Merhametli olmamız, Rab ile birlikte yürümemiz, insanlara iyi davranmamız önemli. Duygusuz bir şekilde, görev olsun diye ibadet etmemiz tamamen değersiz.
Dincilik yapmak, dindarcılık oynamak, benden iyisi yok demek tamamen faydasız. Gerçekten inancı yaşamak, İncil'i yaşamaktır önemli olan. İşte bu sözler, "Kurban değil, merhamet isterim." sözü bu anlama geliyor.
"RAB yüksekse de,
Alçakgönüllüleri gözetir,
Küstahları uzaktan tanır." (Mezmurlar 138:6)
"Senin kabul ettiğin kurban alçakgönüllü bir ruhtur,
Alçakgönüllü ve pişman bir yüreği hor görmezsin, ey Tanrı." (Mezmurlar 51:17)
"Öğüt veren, öğütte bulunsun. Bağışta bulunan, bunu cömertçe yapsın. Yöneten, gayretle yönetsin. Merhamet eden, bunu güler yüzle yapsın." (Romalılar 12:8)
"Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. O'nun lütfuyla kurtuldunuz." (Efesliler 2:4-5)