Deist biri olarak bir soru sormak istiyorum, neden Hristiyan olmalıyım?
Bu yıl Hristiyan olarak yaşamamın üçüncü yılı. (Vaftiz edildiğimden beri)
Bir Türk olarak, elbette ki çoğunluk gibi Müslüman bir ailede doğdum, ailemin dinini miras aldım. Ancak dürüst olmak gerekirse, büyüdükçe ailemin inancını körü körüne takip etmek istemedim. Hayatımda, çoğu benim için hala gizemli olan Tanrı hakkında birçok soruyla sık sık boğuştum. Defalarca Yaratıcı'nın kim olduğunu anlamaya çalıştım. Tanrı'nın gerçekte kim olduğunu ve kime ibadet ettiğimi büyük bir istekle öğrenmek istedim. İnsanlar bana inancımı ve hayat temelimin ne olduğunu sorduklarında gerekçelerini verebilmem, kanaatimi açıklayabilmem gerektiğini her zaman düşünürdüm. İnancıma karşı sorumluluğum var. Hepimizin var.
Bazen Tanrı'yı bilmeyi hak ettiğimi düşündüm ve Tanrı hakkındaki gerçeği formüle edecek kadar akıllı olduğumu hissettim, ta ki sonunda elde ettiğim şeyin sadece bir hayal kırıklığı olduğunu fark edene kadar.
Herkesin kendine ait bir ruhsal deneyimi olduğuna ve bunu geniş çapta paylaşma hakkına sahip olduğuna inanıyorum. Benim için (Birçok Hristiyan için) Hristiyanlığın sıradan bir dinle alakası yok. Bir kurallar bütününü takip eden, ruhsuz bir inanç değil.
Pek çok insanın da anlayabileceği gibi benim de 'din kavramı' ile ilgili şeylere karşı alerjim var çünkü tarih, 'din kavramı'nın bu dünyada barış ve uyum yaratmak yerine her yerde bölünmeyi ve savaşı kışkırttığını gösterdi.
Hristiyanlık, İsa'yı yani Tanrı'nın beden almış halini gerçek ve ilgili model olarak takip eden ve O'nunla yakın bir ilişki sürdüren bir inançtır. Bu yolda bizzat Tanrı'nın adımları takip edilir. Üstelik, Tanrı bu yolda sizi yapayalnız bırakmaz, ki bıraksa da başarısız oluruz. Kutsal Ruh'uyla her daim yanımızdadır ve O'ndan öğreniriz.
İsa Mesih'e neden inanmanız gerektiğini ya da neden Hristiyan olmanız gerektiğini, 6 başlık altında özetle paylaşabilirim:
1) Yeryüzüne Gelip İnsanlarla İlişki Kurmak İçin İnisiyatif Alan Tek Kişi O'dur
İnsan ne kadar çaba gösterirse göstersin kendi gücüyle, anlayışıyla Yaratıcı'ya ulaşamaz. Çünkü o sonsuzdur.
İnsanlara sevgiyle ulaşmak için ilk adımı atan Tanrı'dır. İsa; Tanrı'nın, yarattığı dünyada mucizevi bir şekilde doğan ve dünya ile kendisi arasında bağlantı kurmak, insanlarla Tanrı arasında bir köprü kurmak için insan formundaki mükemmel tezahürüdür. Tanrı insanları çok sevdiğinden, kendisi ile yakın bir ilişki kurabilmemiz için bize geldi.
İlk adımı atmak, biriyle ilişki kurmanın ilk önemli adımıdır. Biriyle gerçekten ilgileniyorsanız (veya onu seviyorsanız), sohbeti başlatmak için sabırsızlanıyorsunuzdur. Sevdiklerinizin ihtiyaçlarına samimi bir yardımda bulunmaktan kendinizi alıkoyamazsınız. Girişiminiz ilginizi ve sevginizi içten dışa gösterecektir. Birçok insan reddedilmekten korktuğu için sevgisini göstermekten korkuyor. Ancak nazik ve samimi bir davranışta bulunmak için ilk adımı attığınızda korkunuzu yenersiniz çünkü mükemmel sevgi korkuyu siler atar.
2) Ölen, Ölümden Dirilen ve Göğe Yükselen Tek Kişi O'dur. "Yol, Gerçek ve Yaşam benim." Diyen Tek O'dur.
İnsanlık tarihi bu gerçekleri kanıtlamıştır. Dünyanın her yıl Paskalya'yı (Diriliş Bayramı) kutladığının farkında mısınız? Bana göre bu, dünyanın İsa’nın ölümünü, dirilişini ve göğe yükselişini tanıdığını açıkça gösterir. Üstelik O'nun ölümü ve dirilişi, O'nun ölüm ve yaşam üzerindeki nihai otoritesine işaret ederken, yükselişi de onun yeryüzünde ve gökteki hakimiyetine işaret etmektedir.
Hiçbir inanç önderi, yol gerçek ve yaşam olduğunu veya kendilerinin gözleri önünde ölüp dirileceğini, başkalarına bunu bizzat göstereceğini iddiaa bile edememiştir. Sonsuz olduğunu da iddiaa edememişlerdir. Hepsi ölüp gitmiştir, mezarları bellidir.
Ölüm her insanın en büyük korkusudur. Her canlının yeryüzündeki varlığının sonudur. Hiç kimse 'yok oluş' konusunda iyi hissetmiyor. Ancak imanlılar olarak ölümden korkmamıza gerek yok çünkü İsa ölümü yendi! Ölüme karşı zafer kazandı. Dahası, bize görkemli cennette sonsuz bir yuva sağladı. Sonsuza dek mutlu bir yaşamda sonsuza kadar Tanrı ile birlikte olabileceğimiz son varış noktamızdır. Bu evrenin otoritesi olan İsa'da sonsuzluk güvencesine sahibiz. İnananlar olarak O'nun gibi olacağız.
3) Tanrı Olmasına Rağmen Kendisini İnsan Bedeninde Alçalttı. Birçokları "Yüce" Olmak İsterken; Gerçek Yaratıcı Yarattıklarına Alçakgönüllülükle Hizmet Etti
İsa, Tanrı Söz'ünün beden almış halidir, Tanrı'nın doğasında mevcuttur, ancak insan bedeninde gücünü kendi avantajı için kullanılabilecek bir şey olarak görmemiştir. Bilerek kendisini sınırlamıştır.
İnsan benzeyişinde dünyaya geldi. O, bu dünyaya hizmet edilmek için değil, hizmet etmek ve canını bizim için fidye olarak vermek için geldi.
Son günlerde, çoğu yozlaşmış liderliğin neden olduğu pek çok sıkıntıyı her yerde bulabiliriz. Halkını hayal kırıklığına uğratan o kadar çok dünya lideri var ki, bunun sonucu olarak isyanları ya da gözyaşlarını görebiliyoruz. Parçalanmış liderlikler, sadece kendi çıkarlarını gözettikleri için insanların ihtiyaçlarını karşılamakta başarısız oldular. Ya da arkalarında acı bıraktılar.
Ancak İsa'nın hayatı, başarılı modern liderlik için büyük bir ilham kaynağı olmuştur. İsa'nın liderliğinin anahtarı; kendi çıkarlarını aramamak, kendini alçaltmak ve herkesin hizmetkarı olmaktır. İnsanlar bu tür bir liderliğe güvenebilir, umut bağlayabilir ve teslim olabilirler.
4 ) Bizi Tanıkları Olmamız, Müjdesini Dünyaya Anlatmamız İçin Gönderen Tek Kişi O'dur
İsa göğe çıkmadan önce öğrencilerine tüm uluslara giderek Tanrı'nın hakikati ve kurtuluşu hakkındaki iyi haberi (İncil, Müjde) yaymalarını emretti. Adını tüm dünyanın bilmesini istiyor çünkü Tanrı'nın isteği tüm insanların kurtarılmasıdır. (Hem fiziksel, hem ruhsal kurtuluş)
Bir dostumuz ya da ailemizden biri ağır bir hastalığa yakalanmışsa ve onu iyileştirecek bir ilaç varsa, bunu ona söyler miyiz? Yoksa bunu saklayıp daha fazla acı çekmelerine izin mi veririz?
Eğer İsa'nın bu 'ölmekte olan' dünyanın ihtiyacı olan tek şey olduğunu biliyorsak, onu kendi kurtuluşumuz için tutamayız. Gerçeği dünyayla paylaşmalıyız ki insanlar ihtiyaç duydukları şifayı bulabilsinler. Bu nedenle müjdeyi yaymanın konuyla ilgili olduğuna ve müjdeyi sözlü veya sözlü olmayan şekilde paylaşmanın her zaman anlamlı olduğuna inanıyorum.
İsa'nın hikayesine tanık olmak, insanları aktif olarak sevmek anlamına gelir. Bu dünyada Tanrı'yla paydaşlığa sahip olmak, O'nun müjdesine tanıklık etmek bir ayrıcalıktır.
5 ) Tanrı'ya "Baba" Diye Seslenmeyi Tanıtan Tek Kişi O'dur
İsa'nın öğrencilerine öğrettiği bir dua olan "Rab'bin Duası"nda Tanrı'yı Baba olarak tanıttı.
Şöyle dedi: "Göklerdeki Baba'mız, adın Kutsal kılınsın."
Tanrı ile insan arasındaki ilişkiyi bu kadar baba-evlat ilişkisi olarak anlatan dünyada başka bir din veya inanç sistemi yoktur.
Tanrı'yı en dünyasal düzeyde yalnızca İsa'da görebiliriz. Tanrı bu kadar uzakta, ulaşılamaz ya da aşkın bir şey değildir. Aslında RAB bize o kadar yakın ki, kalbimizde yaşamak istiyor.
Bu gerçeği bildiğimize göre, O'na soracak bir şeyimiz olduğunda endişelenmemize gerek yok. İsteklerimizi, mutluluğumuzu, üzüntümüzü, gücümüzü, zayıflığımızı, başarımızı, başarısızlığımızı vb. O'na özgürce bildirebiliriz.
Yaşamlarımız O'nun önünde geniş bir şekilde açıktır. Hiçbir şey O'na gizli değildir. Gerçek bir babanın evladını içtenlikle sevmesi gibi, İsa da bizi tamamen ve koşulsuz sevdi. (Bizi olduğumuz gibi kabul etti.)
Öte yandan gerçek bir baba, evladını yanlış yaptığında azarlayıp cezalandırdığı gibi, İsa da sevdiği kişiye disiplinini göstermiş oldu. (Ve hala, günümüzde de gösteriyor, eğitiyor.)
6 ) Değişmez İnancın, Umudun ve Sevginin Mesajını Getiren Tek Kişi O'dur
İsa'nın yaşam mesajının (İncil) temelde inanç, umut ve sevgiyle ilgili olduğu açık ve inkar edilemez. Hayatı boyunca, nerede olursa olsun, bu mesajı daima Tanrı'nın krallığı bağlamında iletti. Pek çok Hristiyanın da bildiği gibi Hristiyanlığın özü Tanrı'yı ve insanları sevmektir. Sevgide umut vardır. Sevgi her şeye inanır: Birini gerçekten seviyorsanız, görünüşte iyi ya da yeterince değerli olmasa bile onun hakkındaki iyi şeylere inanırsınız. Mesih'e olan inanç, umut ve sevgi, (çoğunlukla koşullara bağlı olarak değişmeye devam eden) bu dünyevi kavramlar/değerlerle aynı değildir, çünkü İsa dün, bugün ve sonsuza kadar aynıdır. RAB biz insanlar gibi dönek değildir. Sadıktır. "Fikrimi değiştirdim, yolladığım kitaplarımı değiştirdiler." demez ve diyemez. Çünkü O, güçlüdür.
Tanrı yalnızca kitaplarda incelenecek bir nesne değildir. Dahası, Tanrı deneyimlenecek 'bir kişidir'.
Tanrı hakkında pek çok teori üretebiliriz, ancak O'nu kişisel olarak deneyimlemediğimiz sürece bunlar boşuna olacaktır. Tanrı'yı deneyimlemek için tüm kalbimizle yaşamlarımızı O'nun kontrolüne teslim etmemiz gerekir. Her gün kendimizi ona teslim ederken, O'nun hayatımızdaki otoritesini itiraf etmemiz gerekir.
Bazen insanların onayını aramak için yaşamadığımızdan başkalarının ne düşündüğünü duymamıza gerek kalmaz. Tanrı, Yaratıcı olarak hakkımızda herhangi bir insanın bildiğinden ve hatta bizden daha fazlasını biliyor. Hayatı Tanrı'ya adamak ve O'nunla yürümek anlamlı ve verimli bir yaşama sahip olmanın en iyi yoludur. Rab İsa ile beraber yaşamak şereftir.
"İsa, “Yol, gerçek ve yaşam Ben'im” dedi. " (Yuhanna 14:6)